SON DAKİKA

Haberertesi
Mustafa Balbay

Yurtdışındaki Yurttaşlar

Yurtdışındaki Yurttaşlar
Bu haber 09 Temmuz 2014 - 8:10 'de eklendi ve 442 views kez görüntülendi.

Yurtdışına kaçabiliriz diye bizi yıllarca tutsak edenler de duysun ki; 4 günlük yurtdışı gezisinin son gününde bir an önce Türkiye’ye dönmek için sabırsızlandık.
Almanya’daki yurttaşlarımızın kurduğu ilk sosyal kurumlardan biri olan Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) yöneticileri, Silivri günlerinde iki kez bütün zorlukları, Dışişleri bürokrasisini aşıp ziyarete gelmişti. O gelişlerde ısrarla aldıkları sözlerden biri şuydu:
– Özgürlükte ilk yurtdışı gezini bizim etkinliğimiz için yapacaksın.
Mart ayında mahkemenin “yurtdışına çıkış yasağı milletvekilliği yapmaya engeldir” kararı vermesiyle bu yasak da kalktı, sözümüzü tuttuk.
HDF’nin Berlin, Bielefeld, Münih ve Frankfurt’ta düzenlediği toplantılara konuşmacı olarak katıldık. Her kentte yurttaşlarımızla ve randevu olanakları ölçüsünde Alman yetkililerle konuştuk. Eşimle birlikte yaptığımız gezinin Frankfurt bölümünde, Türkiye’deki hukuksuzluğu uluslararası alana taşımak için Silivri hücrelerinin tıpkısını yapıp sorunu herkesinin gözünün içine sokanlara da ayrıca teşekkür etmek istedik.
***
4 Almanya şehrinden her biri aklımda değişik özellikleriyle kalmıştı. 7 yıl aradan sonra ilk gidişte genel bir heyecansızlık gördüm. Eskiden bu şehirlerin merkezindeki genel duyurular, “bugünlerde şu kültürel faaliyet var” dedirtiyordu. Bu ayrı bir yazı konusu…
Konferansların ikinci bölümlerinde yöneltilen sorular Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin Türkiye’deki tartışmaların tam benzerinin hatta daha ateşlisinin yurtdışında sürdüğünü gösteriyordu. Yurttaşlarımız gidişi her yönüyle sorguluyor. Genel değerlendirmemi şöyle paylaştım:
– Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin adayı değil; AKP’nin bugünkü faşizan gidişine karşı toplumun yüzde 55’ini etrafında toplayabilecek ortak bir uzlaşma arayışının adayıdır.
– Erdoğan’ın bugün Türkiye’ye verdiği birinci zarar diktatöryal eğilimleri, ikincisi toplumu kamplara bölmesi, üçüncüsü yolsuzluklardır… Diğerleri sonra gelmektedir.
– AKP’nin izlediği politika İslamcılık değil, mezhepçiliktir. Bunun Türkiye’yi nereye götüreceğine ilişkin yorum dahi yapmak istemiyorum.
Soruların CHP’ye ilişkin bölümlerinde ise ana hedefin 2015 seçimlerinde iktidara gelmek olması gerektiğini, Köşk seçimlerinin bu yolun önemli bir kilometretaşı olduğunu paylaşıp şunu vurguladım:
CHP ilk kurultayının Sivas Kongresi olduğunu kabul etmektedir. Bizim geldiğimiz yer orasıdır. Gittiğimiz yer de Cumhuriyetin 100. yılında cumhuriyeti kuran felsefenin iktidarda olduğu bir Türkiye hedefidir.

***

CHP’ye yönelik eleştirilerin en kolay yapıldığı yer, CHP toplantılarıdır.
Bu gerçek yurtdışında da değişmiyor. Gerek CHP’ye gönül verenler gerekse CHP’nin genel politikasını eleştirip Cumhurbaşkanlığı sürecini de ağır dille eleştirenler olmak üzere her kesimden soru soruldu. Çok da iyi oldu. İyi bir beyin fırtınası yaptık. O sorularla birlikte Türkiye’de kökeni cumhuriyet, yönü Anadolu’nun ortak paydaları olan yeni bir uzlaşma arayışının kaçınılmazlığını bir kez daha görmüş olduk.
CHP’nin izlediği yolu onaylamayıp daha iyisi olabileceğini düşünenlere şu düşüncemi aktardım:
Hedefi bugünkü diktatöryal gidişi durdurmak olan tüm çabaları selamlıyorum. Ancak okları birbirine çevirmeye girişenleri onaylamıyorum.
AKP’ye karşı mücadelesini CHP’nin içinde yapmayı tercih edenlere de Nasreddin Hoca’nın meşhur fıkrasını anlattım:
Hoca, sokakta yere bakıp aranıyormuş. Komşular sormuş:
“Ne arıyorsun hoca?”
– Yol haritamı kaybettim.
“Nerede kaybetmiştin?”
– Samanlıkta.
“Niye sokağın ortasında arıyorsun?”
– Burası daha aydınlık…

Etiketler :
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA