SON DAKİKA

Haberertesi

YILMAZ ÖZDİL’DEN SUÇ DUYURUSU

YILMAZ ÖZDİL’DEN SUÇ DUYURUSU
Bu haber 21 Aralık 2020 - 20:39 'de eklendi ve 53 views kez görüntülendi.

HABER/Sait TEMUR
AKADEMİSYEN Mİ ŞERİATÇI MİLİS Mİ?
“söz sırası yargıda”

Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde öğretim görevlisi Ebubekir Sifil isimli şahsın sosyal medya üzerinden SÖZCÜ yazarı Yılmaz Özdil hakkında yaptığı “Öldüklerinde camilerimize cenazeleri sokulmasın” sözleri hakkında suç duyurusu yapıldı. Özdil’in avukatı Celal Ülgen, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede şüpheli Sifil’in, “Hakaret” ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından yargılanmasını talep etti. Şüpheli Sifil’in paylaşımlarıyla “Bir akademisyen gibi değil tahrikçi bir şeriatçı milisi gibi davranmakta olduğu” ifade edildi.

AVUKAT CELAL ÜLGEN: “BİR ŞERİATÇI MİLİSİ GİBİ DAVRANMAKTADIR”
Özdil’in avukatı Celal Ülgen, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, şüpheli Sifil’in, “Hakaret” ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu işlediğini söyledi. Dilekçede, “Ebubekir Sifil, bir akademisyen gibi değil tahrikçi bir şeriatçı milisi gibi davranmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Dilekçede, Tele1’de Cüneyt Akman’ın “Zamanın Ruhu” programında Diyanet İşleri’nin kuraklıktan ötürü yağmur duasına çıkmasını, Yılmaz Özdil’in, “Ben şu an İzmir’deyim. Bize gavur İzmir diyorlar ama dua en çok burada tuttu. 3 günden beri burada yağmur var. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde astronom bile çalıştırılıyor. Dolayısıyla bilimden uzak bir kurum değil. Astronomdan haberdar olan bir kurumun Meteoroloji’den haberdar olmaması mümkün değil” şeklinde yorumladığını ve bu yorumun da düşünce özgürlüğü kapsamında olduğu hatırlatıldı.

DİLEKÇEDE SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI DA YER ALDI
Ebubekir Sifil’in, gazetecileri hedef gösterdiği ve daha ileri giderek “Öldüklerinde cesetlerinin camilerimize sokulmaması ve cenaze namazları kılınmasın” diyerek kasıtlı olarak cenaze yerine ceset sözcüğü ile hem hakaret hem de halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu işlediği anlatılan dilekçede, Sifil’in sosyal medya paylaşımları da yer aldı. Dilekçede şu ifadeler kullanıldı:

“Şüpheli Ebubekir Sifil, 18 Aralık’ta yaptığı paylaşımda suç konusu sözlerinden nedamet duymadığını belirtmiştir. Görülmektedir ki Ebubekir Sifil bir akademisyen gibi değil tahrikçi bir şeriatçı milisi gibi davranmaktadır.”

ÖZDİL KÖŞE YAZISINDA ŞÖYLE CEVAP VERMİŞTİ
Gazeteci, Yazar Yılmaz Özdil kendisine yönelik ağır hakaretler üzerine 19 Aralık 2020 tarihinde SÖZCÜ Gazetesindeki köşesinde “Yobazın Tehdidi” başlıklı yazısında şu satırları kaleme almıştı.

YOBAZIN TEHDİDİ
2003 yılıydı.
Akp iktidara henüz gelmişti.
Üniversiteleri ele geçirmek için baskı uygulanmaya başlandı.
Bilimsel bağımsızlığın karşısına din’i koyuyorlardı.
Akp’ye biat etmeyen akademisyenler “din düşmanı” ilan ediliyordu.
Tayyip Erdoğan çıktı, Akp politikalarına itiraz eden rektörlere açık açık “edepsizler” dedi.
Bu laf üzerine rektörler peşpeşe açıklamalar yaptı…

ODTÜ rektörü “başbakanın bu lafı Adnan Menderes’in kara cübbeliler lafı gibi tarihe kara leke olarak geçecek” dedi.
İTÜ rektörü “tarih boyunca kimsenin emrine girmedik, girmeyeceğiz” dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi rektörü “Atatürkçü düşünce için hepimiz Kubilay olmaya hazırız” dedi.
Ankara Üniversitesi rektörü “cumhuriyetin temel ilkelerini savunmak bizim görevimizdir, eğer bu edepsizlikse, edepsizliğe devam edeceğiz” dedi.
Uludağ Üniversitesi rektörü “eskisinden daha çok konuşmaya kararlıyız” dedi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi rektörü “parolamız gayet açık, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık” dedi.
Kırıkkale Üniversitesi rektörü “bizler başkaları gibi demokrasiyi araç olarak değil, amaç olarak görüyoruz” dedi.
Trakya Üniversitesi rektörü “Atatürkçülükte tarafız” dedi.
Marmara Üniversitesi rektörü “çomak rektörlere değil, ülkenin geleceğine sokuluyor” dedi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü “başbakanın sözlerini aynen iade ediyoruz” dedi.
İstanbul Üniversitesi rektörü “bizi tehdit ederek, ürkütüp, yıldıramazlar” dedi.
Pamukkale Üniversitesi rektörü “siyaseti üniversiteye sokuyorlar” dedi.
Harran Üniversitesi rektörü “üniversitelerin çok ciddi sorunları var, önce onları çözün” dedi.
Çukurova Üniversitesi rektörü “başbakanın bu sözleri yüzyıllarca zihinlerden silinmeyecek bir ifadedir” dedi.
Çanakkale Üniversitesi rektörü “edepsiz lafı gerçekten çok yakışıksız” dedi.
Adnan Menderes Üniversitesi rektörü “sıcak tehlike karşısında sessiz kalmayacağımız bilinmeli” dedi.
Süleyman Demirel Üniversitesi rektörü “üniversiteler siyasi gücün kontrolüne bırakılamaz, bırakılmamalı” dedi.

İşte o gün… Atatürkçü rektörlere karşı Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir yobaz tehdit savuruldu.

Türkiye Diyanet Vakıf Sendikası’nın Konya şube başkanı çıktı…
“YÖK başkanı Kemal Gürüz, İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu ve arkadaşlarının cenazeleri camilere alınmayacak, cenazeleri yıkanmayacak, cenaze namazları kılınmayacak” dedi.
“Arkadaşları” kelimesiyle kastedilenler, elbette diğer rektörlerdi.
Yetmedi…
Aynı sendikanın Gaziantep şube başkanı çıktı, “Allah’ı inkar ediyor” diyerek, YÖK başkanı hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Türkiye bu insanlık dışı zihniyetle ilk kez işte böyle karşılaştı.

Akp’ye biat etmeyen ve “namazları kılınmayacak” diye tehdit edilen rektörlerin tamamı imha edildi, görevlerinden alındı, mahkemelerde süründürüldü, bazıları kumpas davalarıyla hapse atıldı.
Onların yerine, fetocu rektörler ve Akp yandaşı rektörler getirildi.

Yobaz tehdit devam etti.
Yıllar içinde çok sayıda saygın insan hedef alındı.

YÖK başkanı Profesör Erdoğan Teziç, Profesör Türkan Saylan, Profesör Yaşar Nuri Öztürk rahmetli olduğunda, Türkiye’nin sevgili sanatçıları Levent Kırca, Zeki Alasya, Tarık Akan rahmetli olduğunda, Türkiye’nin vicdanı değerli ağabeyim Bekir Coşkun rahmetli olduğunda hep aynı tehdidi savurdular: “Cesetleri camiye alınmasın, rahmet okunmasın, cenaze namazları kılınmasın, kiliseye götürün.”
Akp’nin akil gazetecisi “bunların ölülerinin arkasından konuşabiliriz, bizim ölülerimiz ayrı, bunların ölüleri ayrı” diye yazdı.
Mustafa Koç rahmetli olduğunda “Yahudi adetleriyle gömün” dediler.

En son…
Ebubekir Sifil adında bir yobaz, Diyanet’e çağrıda bulundu, “gazeteciler Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın” dedi.

Bu arkadaş, akademisyen.
“Doçent” sıfatı taşıyor.
Yalova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.

Yani açıkça görülüyor ki…
2003 yılında akademisyenleri “cenaze namazınızı kılmayız haa” diye tehdit edenler, 2020 yılında akademisyen sıfatıyla “cenaze namazınızı kılmayız haa” diye tehdit savuruyorlar.

Bilim yuvası üniversitelerimizin, ışid zihniyetli tarikat yuvaları haline getirildiğinin hazin kanıtıdır bu.

Merdivenaltı ilkel eğitimleri nedeniyle İslamiyet’in temel felsefesinden bile haberi olmayan, din’i kendi tekelinde zanneden, camileri babasının tapulu malı zanneden yobazların… Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür üniversitelerimize kabus gibi çöktüğünün kanıtıdır.

Üstelik…
Şu anda bütün dünyada pandemi nedeniyle trajedi yaşanırken, Türkiye’de katmerli trajedi yaşanıyor.
Çünkü, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden onbinlerce insanımızın cenazesi, camiye bile götürülmeden toprağa veriliyor.
Türkiye’de onbinlerce aile, babasının, annesinin, evladının, akrabasının cenazesini camiye götürememenin, kısıtlamalar nedeniyle cenaze namazını bile kılamamanın ızdırabını yaşıyor.

Tam böyle çaresiz bir dönemde, “cesedinizi camiye almayız haa, cenaze namazınızı kılmayız haa” diye tehdit savurması, dini vecibemizi cezalandırma yöntemi olarak kullanması… Şuursuz yobazın, insanlıktan ne kadar çıkmış olduğunun, bizi tehdit ederken aslında kimleri rencide ettiğinin farkında bile olmadığının kanıtıdır.

Bana gelince…
Camiye almazsan, cemevinden kaldırırlar, müsterihim.
Sen düşün!

POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA