SON DAKİKA

Haberertesi

ÇELEBİ GAZETE EKONOMİ’YE KONUŞTU

ÇELEBİ GAZETE EKONOMİ’YE KONUŞTU
Bu haber 24 Haziran 2015 - 14:09 'de eklendi ve 416 views kez görüntülendi.

SÜLEYMAN ÇELEBİ, 7 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARI VE ÖNÜMÜZDEKİ SÜRECİ DEĞERLENDİRDİ
Çelebi ile gündeme ilişkin söyleşi yapan Gazete Ekonomi’den Ebru Uzen‘in haberi.
image
SÜLEYMAN ÇELEBİ: “BİR AZINLIK HÜKÜMETİ KURULABİLİR”
image
DİSK Eski Genel Başkanı, CHP İstanbul 24. dönem Milletvekili Süleyman Çelebi’ye gündemi ve siyasetteki son gelişmeleri sorduk. İşte o çok önemli değerlendirmelerinden satır başları:
DİSK Eski Genel Başkanı, CHP İstanbul 24. dönem Milletvekili Süleyman Çelebi’ye gündemi ve siyasetteki son gelişmeleri sorduk. İşte o çok önemli değerlendirmelerinden satır başları:
– 7 Haziran seçimleri, Türkiye’nin ‘tek adam’ ve dikta hayali’ne geçit vermeyeceğini gösterdi diyebiliriz sanırım. Seçim sonuçları ve HDP’nin barajı aşmış olması Türkiye’de demokrasiyi oluşturma açısından umutlu bir olasılık yaratıyor. Peki sizce bundan sonra ne olur?
SÜLEYMAN ÇELEBİ: “TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNU HUKUKSUZLUKTUR”

Bundan sonra varolması gerekeni konuşmaya ihtiyacımız var. Var olması gereken ise; Türkiye’nin yüz tane sorununu sayabilirim ben şu anda size, işsizlik sorunu, yoksulluk sorunu, sağlık, eğitim, çevre ve daha pek çok sorun. Ama en önemli sorun ne diye sorsalar bana şu anda adaletsizlik ve hukusuzluk derim. Hukukun yeniden egemen olduğu bir süreç, Türkiye’nin onarıma başladığı bir süreçtir. Hukuk olduğu zaman hak arama öznelerimiz var. Bütün toplum bir hukuksuzluğa uğradı, egemenlerin hukukunun işlevleştiği bir süreci yaşadık. Talimatlarla hukuka müdahale edildi ve hukuk rayından çıktı. Şu anda yeniden hukukun inşası ve umudu doğdu. Bunun en öncelikli sorun olduğunu düşünürsek buradan fışkıran bir güneş doğdu. Bu güneşi karartmamak gibi bir sorumluluk da muhalefet partilerine düşen bir görev. Ben şunu çok net görüyorum. Bazı üzüntüler oldu, kendi partim de dahil olmak üzere işte CHP’de oyların düşmesi bir parça demorolize etti belki herkesi ama demokrasiye geçiş açısından ben o günü bayram günü olarak kutlanması gerektiğine inanıyorum.
” 7 HAZİRAN’DAN ÖNCE CUMHURİYETLE VEDALAŞMAK İSTENİLEN BİR SÜREÇ VARDI”
O gün aslında diktatörlüğe giden yolun yeniden dondurulduğu yeniden demokrasiye geçiş günü olarak görüyorum. Bu güne kadar bir araya gelemiyen farklı görüşteki siyasi partilerin aslında bu onarım sürecine katkı vermelerine hep işaret ettim ve bunu söyledim. Nedir o onarım? Hukuktan başlayarak, diğer temel hak ve özgürlüklerin yeniden kazanımı ve sosyal develetin yeniden inşası sürecinin başlatılması konusunda bazı partilerin bir araya gelmesinin bazı zorlukları da var, kendi tabanından kaynaklanan bazı eleştiriler var. Bu eleştirileri ben de anlıyorum ama diğer taraftan cumhuriyetle vedalaşılan bir Türkiye vardı. Atatürk devrimleriyle vedalaşılan bir Türkiye vardı. Bunun yeniden inşası mümkündür. ve bu inşa sürecinde de o ayrışma noktalarını değil buluşma noktalarını yeniden bu inşa sürelerine katabilirlerdi. Bu partilerin aslında söylemlerine bakıldığında gerekse demokratikleşme konusunda gerekse hukukun yeniden egemen kılınması konusunda, gerekse yolsuzluklarla mücadelede ortak paydaları çok.
-Türkiye bir seçim döneminden çıktı. Çokça duyduğumuz bir söylem var “Erken seçime sebep olan, koalisyona yanaşmayan, özetle uzlaşmayan bedel öder” diye. Sizin bu konudaki değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
“MUHALEFET PARTİLERİ ORTAK HEDEF VE VAATLERİ İÇİN BİRLİKTE HAREKET ETMELİDİRLER”

Hukuka halen müdahalelerin olduğu, Cumhurbaşkanının halen anayasa tanımaz bir refleksle sahaya çıkması demek, buna pirim vermek demek kendi ayaklarına kurşun sıkmak anlamına geliyor. Bu üç partinin farklı bakış açıları var bunu biliyoruz, yüzde yüz her konuda aynı şeyleri savunmuyor olabilirler ama ekonomik anlamda ortak vaatleri var. Emekliler, taşeron işçiler, asgari ücretliler, diğer yandan mazot alan çiftçilerimize sunulan vaatler. Bu vaatleri ortalama hepsinin ortak hedefleri. Demokratikleşme konusunda, barajın kaldırılması konusunda temel sorunun aşılması, devlet kaynakları denilen kaynakların daha şeffaflaşması ve benzeri pek çok konuda beraberler. Şimdi tıkanılan nokta nedir bunun altını çizmek lazım, özetle Kürt sorunu. Bu güne kadar bu sorun inkarla bu yere kadar taşındı. Rahmetli Demirel bile “Kürt realitesini kabul ediyorum” diyerek Diyarbakır’da açıklama yaptı.
“ŞİMDİ ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMA ZAMANI…”
Halen MHP’nin bu sorun yok diyerek direnmesi doğru değil. Ama bu sorunu da şu anda yürütülen çözüm süreci gibi değil, bir demokratikleşme vizyonu içerisinde çözüme ulaştırılması ve herkesi kucaklayan bir çözüme ulaştırması Türkiye’nin çıkarına bir tutum olacaktır. Türk milliyetçiliği ve kürt milliyetçiliği zıtlaşmasını bırakarak ortak vatandaşlık temelinde bir buluşma sağlanabilir. Genel başkanımız Kemal Kılıçaroğlu’nun açıkladığı bu on dört maddeyi çok önemli buluyorum. Bu 14 madde ile ilgili şunu söylemek istiyorum: Bu 14 madde geliştirilebilir ama geri çekilemez. İlaveler yapılabilir, bu maddelerden vazgeçilen bir yaklaşım bugüne kadar ki vaatleri geriye götürmek anlamı taşır. Yani sırf uzlaşma adı altında, sırf koalisyon adı altında buralardan atılacak olan maddeler bu üç partiyi de eritir. Çünkü bu maddeler Türkiye’nin acilen çözüm bulması gereken düzenlemeler. Bu sadece siyasi partilerin de değil, öncelikle sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin sahip çıkması gereken düzenlemelerdir. İhaleyi tamamen siyasetçilere bırakıp, yalnız siyasetçiler çözsün diye ipin ucunu hiçbir örgütün bırakmaması gerekiyor. Burada biraz sessizliğe bürünmüş sivil toplum örgütleri, sendikal örgütler ve meslek örgütleri var onların artık sesi çıkmalı. Taraf olmayan bertaraf olur dediği bir süreç geçirdiler. Şimdi ellerini taşın altına koymazlarsa işte asıl bundan sonra bertaraf olurlar. İş bittikten sonra ağıt yakmak bir işe yaramaz.
– Koalisyon ne şekilde olur? Erken seçimle ilgili öngörünüz nedir?
Tabi bizim koalisyon deneyimlerimiz var bu ülkede. Ancak iyi işlediği zaman çok başarılı sonuçlar çıkabilir. Ben bir tek şunu önerebilirim. Bıraksınlar şu güne kadarki kaygılarını bir yıllık bile bir çözüm hükümeti, onarım hükümeti kurmuş olmaları bile Türkiye’nin geleceğini aydınlatır. AKP demokratikleşme adı altında pozisyon aldı sonra tam tersi baskıcı tam bir faşizan yasaların çıkmasına neden oldu. Bunları hep birlikte yaşadık. Bu süreçte bir araya gelmezler yaklaşımını da doğru bulmuyorum. Ben mecliste yaşadım, bir çok yasada, bir çok araştırma önergelerinde hep beraber kararlar aldık. HDP ‘nin verdiği önerge üzerinde MHP konuştu. MHP’nin verdiği önerge üzerinde HDP konuştu.
“GEÇMİŞ DÖNEMLERDEKİ DENEYİMLERDEN DERS ALMAK GEREK”
Bu arada tabi şu mümkün: Partilerin bir araya gelmeleri tabanda bir reaksiyon yaratabilir. Ama orda bu reaksiyon var diye de Türkiye’yi yeniden bir karanlığa sokma hakları yok. Bir azınlık hükümeti kurulabilir. Bunu daha önce başardık. bu ülkede yapılabilir bunlar. Ve işlenen 14 maddeden sonra hükümet işlevini bitirir ve seçime gidebilir. Ama adil bir seçime götürür, ama hukukun egemen olduğu bir seçime götürür. Sıkıntıların kısmen aşıldığı herkesin nefes aldığı bir Türkiye seçime gitmiş olur. Bu konuda ortak akıl yürütmemiz gerekir.
“RESTORASYON SÜRECİNE KATKI VERMEYEN PARTİ ZARAR GÖRÜR”
Şu an bir takım unsurlar bu olumlu süreci firenlemek ve AKP iktidarının sürdürülmesi için de bir çok uygulama yapıyor. Çıkar çevreleri var böyle.
Türkiye’de bundan sonra hukuk istiyorlarsa, adalet istiyorlarsa, demokrasi alanının yeniden inşasını istiyorlarsa bu sürece hayır diyenler kendi ayaklarına kurşun sıkarlar.
– Sizce HDP Türkiye partisi olabilir mi?
“HDP’YE GÖREV DÜŞÜYOR”

Türkiye partisi olma konusunda HDP’ye şans verilmeli. Bazı zorlıukları var tabi. Gerilimleri kaşımaya çalışmaktan kimseye fayda gelmez. Bazı şeyler tölere edilmeli. Burda Türkiye partisi olma şansı verilmeli. Kürt sorunu ne inkarla çözülür ne isyanla çözülür. Artık silahların tamamen bırakıldığı silahların konuşulmadığı bir Türkiye yaratma konusunda HDP büyük bir görev üstlenebilir.
“KİMLİK ÜZERİNDEN SİYASET BİR ŞEY KAZANDIRMAZ”
Şu an elimizin tersiyle ittiğimiz bir ilişki ağı HDP’nin ve o bölgedeki kürt vatandaşların taleplerini daha aşağı çekmez tam tersi daha da tırmandırır. O taleplerin tırmandırırlması adına MHP’de HDP’ye de çok şey düşüyor. Herkesin duyarlı ve vicdanlı davranması gerekiyor. Biz bu sorunu inkarcılıkla aşamayız. Ben Gürcüyüm. Ben Türkiye vatandaşı olmakla gurur duyuyorum. Ama böyle bir kimlik diyerek bu kimliği yok sayamayız. Böyle bir kimlik var ama ben bu kimliğin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıyla bütünleştiğine inanıyorum Ve bu ülkenin çıkarları konusunda her türlü katkıyı vermeye hazırım. Ayrıştırıcı değil uzlaştırıcı unsurları görmeye çalışalım.
– Otomotiv sektöründe çalışanların sendika ile yaşadıkları sorunlara bağlı olarak başlattıkları eylemler çok konuşuldu. 15 bine yakın işçinin talepleri ortaktı, sektörde imzalanan toplusözleşmenin gözden geçirilmesini ve her işyerinde eşit ücretin uygulanmasını istediler. Bu durum nasıl okunmalıdır? Özellikle hiçbir sendikaya yakın olmamaları uzun vadede nasıl değerlendirilmelidir? Bu biraz da temsiliyet boşluğunun pratiğe yansımasıdır diyebilir miyiz?
“SENDİKAL ALANLARDAKİ SORUNLAR 12 EYLÜL YASALARININ ÜRÜNÜDÜR”

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Türkiye’de 12 Eylül yasaları dediğimiz yasalar uygulanıyor. Türkiye’de işçilerin sendika seçme özgürlüğü yok. Bu bir yıllık onarım hükümetinin yapacağı en öncelikli işlerden bir tanesi bu zaten. Sendikayı işçiler belirlemiyor, patronlar belirliyor. Öncelikle sendika istemiyorlar. Olduğunda da hang, sendika olacağına işverenler karar veriyorlar. İşte öncelikle bunlar düzenlense tüm bu olumsuzlukları yaşamaz bu ülke. Biz bu noktada refarandum öneriyoruz. Hangi sendikayı istiyorsunuz diye soracağız ve gizli oy açık sayımla bunu gerçekleştirmeyi öneriyoruz. Sendika içi demokrasi uygulanmadığı için sendikanın yönetimine kimler geleceğini, temsilcilerinin kimler olacağına bile patronların karar verdiği bir siyasal sistem var. Bir yasal düzenleme var. Sendikalar, sivil toplum örgütleri bağımsız olmak zorundalar. Özellikle siyasi partilerden, devletten ve sermayeden bağımsız olmak zorundadırlar. Biz demokratikleşme derken işte bu sorunların altını çiziyoruz.
– Geçtiğimiz günlerde TÜSİAD’ın koalisyon turu basına yansıdı. CHP’li Mehmet Bekaroğlu siyasi liderlerle görüşen TÜSİAD’ı “Gölge etmesin yeter” diyerek eleştirdi. Bu konuda bir kaç cümle alabilir miyim?
Ben her sivil toplum örgütünün görüşünü söylemesinden yanayım ama şeffaf söylesin. Herkes mutlaka görüşünü söylesin. Bu gün konuşmayanların yarın da konuşmaya hakkı olmamalı. Mesela şu 14 maddeye TOBB’un ne dediğini merak ediyorum. Türk-İş ne dedi, Hak-İş ne düşünüyor diye merak ediyor.

Etiketler :
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA