21:07 - EMEKLİLER 1 MAYIS’TA ALANLARDA
19:12 - SALGINDA GÜNLÜK TABLO
18:43 - UĞURTAN SAYINER TABURCU OLDU
10:28 - İZMİR’DE TEPKİ ÇEKEN YASAK
16:55 - DİSK’TEN AÇIKLAMA “ACIMIZ BÜYÜK”
11:35 - İŞÇİ SINIFININ ACI GÜNÜ
13:45 - CHP’DE 105 BAŞKAN ADAYI BELLİ OLDU
10:59 - AZİZ KOCAOĞLU ADAY OLMAYACAK
09:50 - KILIÇDAROĞLU 04.00’TE KONUŞTU
06:57 - REİNA KATİLİ YAKALANDI
20:18 - BAYKAL’DAN TBMM’DE TARİHİ UYARI
12:04 - CHP’Lİ BAŞKANLAR REİNA’NIN ÖNÜNDE
19:27 - KILIÇDAROĞLU’NA SUİKAST UYARISI
09:33 - KLIÇDAROĞLU’NDAN NET YANITLAR
KADINLAR ADINA YAZILAN MEKTUBU KILIÇDAROĞLU VE CHP GRUBUNUN TAMAMI İMZALADI
CHP PM Üyesi ve Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in kaleme aldığı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve tüm CHP milletvekillerinin imzaladığı mektup TBMM Başkanına gönderildi.
İşte o mektup:
Sayın İsmail KAHRAMAN
TBMM Başkanı
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak öncelikle TBMM’nin 27. Başkanı olarak seçilmenizden dolayı kutluyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Kadına yönelen şiddet bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimidir.
Şiddetin ortadan kaldırılması iktidarıyla, muhalefetiyle, ilgili sivil toplum örgütleri kısaca toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesi ile olacaktır.
Değerli Başkan;
Kadına yönelen şiddetle ilgili yaptırım gücü olan uluslararası “İstanbul Sözleşmesi” 4 yıl önce bugün ülkemiz tarafından imzalanmıştır. Türkiye, 1 Ağustos 2014 tarihinden itibaren ülkemizde geçerli olan İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısıdır.
Sözleşmeye göre taraf devletler, kadınlarla erkekler için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan önyargı, örf ve adet, gelenek ve her türlü farklı uygulamayı ortadan kaldırmak için gerekli önlemleri almak; kadın ve erkeklere ilişkin sosyal ve kültürel davranış modellerinin değişmesini sağlamak için politikalar üretmek zorundadır. Kültür, örf ve adet, gelenek, din veya sözde “namus” gibi kavramların, şiddet uygulamak için bir mazeret olarak kullanılmasını engeller. Sözleşme, kolay erişilebilir sığınma evleri kurulmasını, mağdur kadına tıbbi ve psikolojik destek sağlanmasını da zorunlu kılarken, kadına asgari ücretin günlük tutarı kadar geçici maddi destek verilmesini ve devletin diğer yükümlülüklerini düzenlemektedir.
Bu nedenle kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından önemli bir kilometre taşı olan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması son derece önemlidir.
Değerli Başkan;
Partiler üstü olarak ele alınması zorunlu olan hayati öneme haiz konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde oluşturulan komisyonlarda değerli çalışmalar yapılmıştır/yapılacaktır. Ancak; muhalefet milletvekilleri olarak daha önce ortaya koyduğumuz yapıcı önerileri içeren kanun tekliflerimizin önemli bir çoğunluğu ne yazık ki karşılık görmemiş, komisyon gündemine dahi alınmamış araştırma önergelerimiz iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla her defasında reddedilmiştir.
26. Yasama Dönemine başladığımız şu günlerde kadınlarımızın kaybettiği sosyal ve hukuksal hakların geri kazanımı, kadına yönelen şiddetin ortadan kaldırılması ve yeni cinayetlere kapı aralayan, cesaretlendiren “saygınlık indirimi, aşırı sevgi indirimi, iyi hal indirimi, takdir indirimi” adı altında katillere verilen cezai indirimler konusunda beklentileri çok büyüktür. “Kadınlara yönelik şiddete karşı sıfır tolerans” politikası devlet politikası olarak belirlenmesi bu açıdan önemlidir.
Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin getirdiği düzenlemelerin öncelikle kamu kurumları tarafından tam ve doğru anlaşılır bir biçimde uygulanması, mahkemeler arası uygulamalardaki farklılıkların ortadan kaldırılması ve toplum nezdinde de işler hale getirilmesi adına şahsınızın yapacağı katkı ve çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Yasal düzenlemelerin hayata geçmesindeki en önemli engel, şiddete uğrayan kadınların yetkili makamlara başvur-a-mamasıdır. Koruma-cezalandırma önlemlerinin alınabilmesi için, başvurulacak merci sayısının artırılması ve bu makamlardaki görevlilerin kadınlara yönelik şiddet karşısındaki tutum ve davranışlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda iktidar-muhalefet ayrımı gözetilmeden çözüm için el birliği içinde çalışmak da bir zorunluluk teşkil etmektedir.
Değerli Başkan;
Gayri resmi verilere göre son bir yılda 285 kadının öldürüldüğü ülkemizde, kadın-erkek eşitliği, kadın haklarının geliştirilmesi ve şiddetin önlenmesinde eğitimin de büyük önemi bulunmaktadır. Bu alanda her yaş grubuna ve her kademedeki yurttaşa her fırsatta eğitim verilmesi, toplumun bilgi düzeyinin artırılması, kadına yönelen şiddetin görünür ve önlenebilir hale gelmesinde büyük önem taşımaktadır. Toplumsal bilinç ve eğitim düzeyinin yükseltilmesiyle birlikte kadına yönelen şiddet geriletilebilir.
Günümüzde ülkeler artık strateji hedeflerini “bilgi” üzerine inşa etmektedir. Bilgi merkezleri, teknolojinin yoğun olarak kullanılması gereken, işlemlerin ve hizmetlerin tümüyle teknolojiye bağlı kurumlardır. Bu amaçla kurulacak kütüphane, arşiv ve dokümantasyon merkezlerinin taşıdığı önem malumlarınızdır. Bu bilgi merkezlerinde gerçekleştirilen işlemler ve verilen hizmetler uzmanlık düzeyinde teknik bilgi ve beceriye dayalı olmalıdır.
Bu doğrultuda,
• 26. Yasama Dönemi’nde TBMM’de atacağımız kararlı ilk adım Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun adının “Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu” olarak değiştirilmesi olacaktır.
• Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu bünyesinde kadın haklarına yönelik ihlallerin yanı sıra kadına yönelik şiddet ve cinayetin sosyal, ekonomik vd. nedenlerini incelemek ve sonuçları ortaya koyabilmek için sürekli görev yapacak bir alt komisyonun oluşturulması isabetli olacaktır. Komisyonda sadece milletvekilleri değil, değerli çalışmalara imza atan bilim insanları, alanında deneyimli kadın örgütleri ve diğer sivil toplum örgütlerinin de temsilcileri milletvekilleriyle etkileşim halinde görev ve sorumluluk almalıdır. Sözü edilen alt komisyon zaman yitirmeden bir eylem planı da ortaya koyarak, mağduriyet henüz ortaya çıkmadan çözüm odaklı çalışma yapmalı, mağdur olan kişinin sahip olduğu haklar konusunda –ilgili bakanlık ile sürekli etkileşim halinde- yol ve yöntem gösterilmesi konusunda öncü rol oynamalıdır.
• Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için acilen bir eylem planı oluşturmalı, her altı ayda bir “Kadın” gündemli olarak olağanüstü toplanmalı ve partiler üstü olarak bu konuda yapılacak çalışmalar ve izlenecek yol haritası değerlendirmelidir.
• Acil Eylem Planı’nda yerel yönetimlere de sorumluluk yüklenmeli; her ilin, yerel yönetimleri, sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla söz konusu planın uygulanması sağlanmalıdır. Mevzuatımızda da yer bulan ancak yıllardır uygulanamayan sığınmaevi açma zorunluluğu konusunda toplumsal bilinç oluşturulmalıdır.
• Şiddetin önlenmesi hususunda yapılacak çalışmalarla ilgili kamu kurumlarının yetersiz bütçesi ve/veya hayati önem taşıyan bu konuya yeterli bütçenin ayrılmaması da tartışma konusudur. Gerekli kaynak ayrılmamasının doğal sonucu olarak, koordinasyonlu kurumsal mekanizmalar oluşturulmamaktadır. Bu durumda da kadına yönelik şiddetle ilgili sağlıklı istatistiki verilere ulaşılamamakta, ilgili kurumlarda sağlık istatistiki veri verilmemekte, verilen istatistikler de birbiriyle çelişmektedir.
• Örnek olması gereken Yüce Parlamento çatısı altında kadınlara yönelik yaralayıcı dil kullanılması başta milletvekilleri olarak bizleri olmak üzere tüm toplumda rahatsızlık yarattığı malumlarınızdır. Bu konuda ağır yaptırımların uygulanması, örnek teşkil etmesi açısından son derece yerinde olacaktır.
• Daha önce yaşanan acı örneği göz önünde bulundurularak Dilekçe Komisyonu’na gelen kadına yönelik şiddetle ilgili başvurular ivedilikle ilgili kamu kurumlarıyla paylaşılmalıdır.
• TBMM bünyesinde hizmet organizasyonu parlamenter çalışmalara yönelik biçimde şekillenmiş olan Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Daire Başkanlığı bünyesindeki Meclis Kütüphanesi’nde özellikle kadın ve çocuk hakları konusunda bir veri tabanı oluşturulması, mevzuata erişimin kolay olanaklı hale getirilmesi hayati olan bu konunun aralıksız olarak takip edilmesi gereklidir.
• TRT 3-TBMM TV’nin hafta içinde kadınların hakları konusunda eğitici çalışmalara yer vermesi yararlı olacaktır.
• Kadınların erkekler ile eşit olduğu ve kadınlara karşı şiddetin insan hakkı ihlali olduğu anlayışının, öncelikle şiddeti uygulayan kitle arasında yaygınlaştırılması bir zorunluluktur. Özellikle parti grup toplantılarının gerçekleştirildiği günlerde TBMM Kampusu’nun Türkiye’nin her yerinden yoğun ziyaretçileri de ağırladığı göz önünde bulundurularak bu konuda afiş, broşür vb. yazılı ve görsel materyallere ağırlık verilebilir.
• Yaşanan bürokratik kargaşanın da önüne geçmek üzere TBMM ilgili bakanlıkları sorumluluğa davet ederek tüm kadınların rahatça ulaşabileceği, 24 saat hizmet veren acil ve ücretsiz bölgesel telefon hatları kurulmasını, şiddete uğrayan kadınların derhal yardım alması sağlanması konusunda uyarı misyonunu üstlenmelidir. Keza şiddete uğrayan kadınlar için ücretsiz danışmanlık, psikolojik destek ve yasal yardım veren danışma merkezlerinin oluşturulması hususunda da aynı misyon sürdürülmelidir.
Değerli Başkan;
Dünya Ekonomik Formu Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre Türkiye, kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikte 145 ülke arasında son 1 yıla göre 5 sıra gerileyerek 130. olmuştur. Kadınlara dünyadaki hemcinslerinden daha önce haklarını veren bir toplum olarak, Bahreyn, Azerbaycan ve Gana’nın gerisine düşmemiz üzerinde durup düşünmemiz gereken bir konudur. Toplumun yarısını oluşturan kadınlara yönelik şiddete son verilmesi, kadınların haklarını tekrar kazanmaları için yüce Parlamentomuza düşen sorumluluk her geçen gün artmaktadır. Kadınlar artık Parlamentodan kararlı adımların atılmasını beklemektedir. Bu konuda sağlam bir irade ortaya koyacağınıza inancımızı paylaşıyor, TBMM’nin 27. Başkanı olarak seçilmenizden dolayı kutluyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Saygılarımızla.