21:07 - EMEKLİLER 1 MAYIS’TA ALANLARDA
19:12 - SALGINDA GÜNLÜK TABLO
18:43 - UĞURTAN SAYINER TABURCU OLDU
10:28 - İZMİR’DE TEPKİ ÇEKEN YASAK
16:55 - DİSK’TEN AÇIKLAMA “ACIMIZ BÜYÜK”
11:35 - İŞÇİ SINIFININ ACI GÜNÜ
13:45 - CHP’DE 105 BAŞKAN ADAYI BELLİ OLDU
10:59 - AZİZ KOCAOĞLU ADAY OLMAYACAK
09:50 - KILIÇDAROĞLU 04.00’TE KONUŞTU
06:57 - REİNA KATİLİ YAKALANDI
20:18 - BAYKAL’DAN TBMM’DE TARİHİ UYARI
12:04 - CHP’Lİ BAŞKANLAR REİNA’NIN ÖNÜNDE
19:27 - KILIÇDAROĞLU’NA SUİKAST UYARISI
09:33 - KLIÇDAROĞLU’NDAN NET YANITLAR
CHP LİDERİ GRUP TOPLANTISINDA KONUŞTU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 2016 yılının güzel bir yıl olması temennisinde bulunan Kılıçdaroğlu, “Berkin Elvan’ın bugün doğum günü onu da rahmetle anıyorum” dedi. Siyasetin sorgulanmadığı bir alanda demokrasinin olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, “İlk adım vatandaşın ülkeyi yönetimi sorgulaması, ikinci adım muhalefeti üçüncü adımda çevresini sorgulamasıdır. Sorgulamayı yerine getirmiyorsak demokrasinin gereklerini yerine getirmiyoruz demektir” diye konuştu.
VATANDAŞLARA “SORGULAYIN” ÇAĞRISI
Yılbaşı gecesi İstanbul’u kana bulayacak canlı bombaların yakalandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bu atmosferi onlara kim sağlıyor? Kim yapıyor bunu? Hangi siyasal ortam bunu hazırladı? Demokrasinin yeteri kadar yeşermesini ve karamsarlığı yok etmek istiyorsak soru soracağız. Kimseye sormuyorsak eşimize soracağız. Türkiye’de 70 ilde IŞİD’e katılan gencecik fidanlarımız var. Anneyi düşünün, çocuğu canlı bomba oluyor. Nasıl bir ruh halidir? Bu atmosferi kim yaptı? Kim yönetiyor bu ülkeyi? Bu soruları sormazsak demokrasiye katkı yapamayız” şeklinde konuştu.
‘DİYANET İŞLERİ NE YAPIYOR?’
Sorulması gereken dünya kadar soru olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Soru sorulduğu zaman insanlar büyür ve gelişin. İlim Çin’de bile olsa gidip öğrenin. İlmi nasıl geliştireceğiz? Soru sorarak.. Bunları yapmadığımız zaman demokrasiye katkıda bulunmuyoruz demektir. Tabi şu soruyu da soracağız. Bir inanç uğruna Müslümanlık adına cami bombalıyorsun, türbeyi bombalıyorsun, masum insanları öldürüyorsun ve kendini Müslüman olarak tanımlıyorsun. Bizim Müslümanlığımızda bunlar yok. Peki Diyanet İşleri Başkanı ne yapıyor? 70 ilde taban tutan bir IŞİD terör örgütü var Diyanet işleri Başkanlığı ne yapıyor? Binlerce camimiz orada görev yapan saygıdeğer imamlarımız var. Biz kendi ülkemizde kendi vatandaşımıza Müslümanlığı anlatamamışsak kime anlatacağız.”
‘İKİ KAZIK ATTILAR SANA SENİN PARANLA SANA PROPAGANDA YAPILIYOR’
Asgari ücrete ilişkin Kılıçdaroğlu, “Asgari ücret yılbaşında bin 300 lira oldu. Asgari ücretli kardeşim kimin sayesinde bu artışı aldığını sormalı. Oturup sorgulayacaksın beni kim düşündü. Soruyu vicdanına sorarsan eminim vicdanın sana CHP cevabını verecektir. İki kazık attılar sana. Senin aylığından işsizlik sigortası aylığına para kesiliyor. Senin paranla sana propaganda yapılıyor. Buna itiraz etmesi gereken sendikalar. Onlar senin haklarına sahip çıkmak yerine Kamboçya’ya gezmeye gidiyorlar. Senin hakkını savunan yok, senin hakkını emekten yana olan biz savunuyoruz, bunu sakın unutma işçi kardeşim” diye konuştu.
‘ASGARİ ÜCRETİNİ ALMADAN İĞNEDEN İPLİĞE HER ŞEYE ZAM GELDİ’
Kılıçdaroğlu, “Daha asgari ücretini almadan iğneden ipliğe her şeye zam geldi. Zam alacağım diye sevinirken mutfağın yangın yerine geldi. Zam yaparak yönetilen başka bir ülke var mı? Her şeye zam yaptınız. Daha bin 300 liranın cebini görmediği süre içinde mutfağında yangın çıkardılar. Bunu daha iyi önümüzdeki günlerde göreceksin. Belki şunu diyeceksin; keşke bu zammı yapmasalardı mutfağımda bu kadar yangın olmasaydı. Hesap sor” ifadelerini kullandı.
‘KABAHAT PKK’DA DİYECEKLER, BİZİ KANDIRDILAR DİYECEKLER’
Kılıçdaroğlu, “Güneydoğu’da, Doğu’da ne oluyor? Bulunduğunuz kenti düşünün 10 gün sokağa çıkma yasağı olsa, önce sen isyan edersin. Hangi yetki ile böyle bir karar veriyorsun. 2002’de iktidara geldiklerinde terör diye bir şey yoktu. Kendine bu soruyu soracaksın vatandaşım. Kim yönetiyor bu ülkeyi. Kabahat PKK’da diyecekler, bizi kandırdılar diyecekler” dedi.
’50 DEFA SÖYLEDİM DİLİMDE TÜY BİTTİ. BU SORUNUN ÇÖZÜM ADRESİ MECLİS’
Kılıçdaroğlu, “Kandırılan bir hükümetten bu ülkeye hayır gelmez. Ben sana 50 defa söyledim dilimde tüy bitti. Bu sorunu çözmek istiyorsan adres İmralı değil, Meclis dedik. Sorunun çözümü TBMM’dedir. Buyur git. Gittin de ne oldu? Bu sorunu çözmek için samimi dürüst olacaksınız, gizli kişisel ajandanız olmayacak, millete hesabını veremeyeceğin vaatlerin altına girmeyeceksin” açıklamasında bulundu.
‘ANALARA YALANCI BİR BAHAR YAŞATTILAR 7 HAZİRAN’DAN SONRA PİM ÇEKİLDİ’
Kılıçdaroğlu, “Diyarbakır’da operasyonlardan dolayı mağdur olanlardan kendisine gönderilen mektupları kürsüde okuyan Kılıçdaroğlu, “7 Haziran’dan sonra pim çekildi. Bölge bir ateş yumağına dönüştü. Sen sorunu bile kendi çıkarın için kullanıyorsun, oradaki ölümleri bile kendi çıkarın için kullanıyorsun. Analara yalancı bir bahar yaşattılar. Çözüm süreci. Analar ağlamayacak dediler, kimse itiraz etmedi. 7 ile bağlı 17 ilçede sokağa çıkma yasağı var. 1.3 milyon kişi sokağa çıkma yasağından etkileniyor. 200 bin kişi mülteci durumuna düştü. 151 sivil hayatını kaybetti. Bütün bunların sorumlusu kim? Bunların sorumlusu ülkeyi yönetenler. Kahvaltıda öldürülen Melek anneyi düşünün. O kadının ne suçu vardı? Kim sorumlusu bunun? Yazık değil mi bu ülkeye, o kadına, çocuklarına yazık değil mi? Size defalarca dedik, yanlış adrese gidiyorsunuz diye. Bu çatışmalar PKK’nın ekmeğine yağ sürüyor. Terör örgütü kandan besleniyor. Devleti yönetenler 3 gün sonrasının hesabını yapmak zorundalar. Elin oğlu 50 yıl sonrasının hesabını yapıyor. Şehirler silah deposuna dönüşmüş, biliyorsun. Zorla hendek kazdırıyorsun, sen biliyorsun. Prefabrik konut yaparsın, vatandaşları oraya alırsın, terörle mücadele edersin. Bunlarda akıl da yok. Bu sorunun çözümü için bize hangi görev düşüyorsa biz bunu yapmaya hazırız. Bize CHP engel oluyor diyorlardı, ne zaman engel olduk. Size akıl verdik, yol gösterdik onu bile yapmadınız” ifadelerini kullandı.
‘TÜRGEV’E BAĞIŞ YAPAN KURUM VE KURULUŞLARIN LİSTESİNİ AÇIKLAYIN’
2016 yılında Türkiye’nin bütün sorunlarını aşmasını umduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Ana muhalefet partisi genel başkanı olarak söylüyorum; bu ülkeye huzuru getirmek için bizim üzerimize hangi görev düşüyorsa o görevi yerine getirmeye razıyız. Düne kadar diyorlardı ki, biz sorunu çözeceğiz CHP engel oluyor dediler. Hangi soruna engel olduk? Size akıl gösterdik, ona bile uymadınız, yol gösterdik, ona bile uymadınız. Batağa sürüklediniz” diye konuştu. Geçen hafta TÜRGEV’den bahsettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bir belge açıklamıştım, açıklama nedeniyle beni mahkemeye verdiler. Ben de o belgenin resmi yollardan gelmesi için dilekçe verdim. Dilekçenin gereği yapıldı; Vakıfbank 99 milyon 99 bin 999 lira para TÜRGEV’in hesabına kralın hesabından geçmiştir diye resmi belgeyi gönderdi, biz de bütün gerçeği öğrendik. Şimdi diyorlar ki efendim biz zaten biliyorduk, biliyorsan bizi niye mahkemeye verdin? Biz zaten onu açıklamıştık. TÜRGEV’e bağış yapan kurum ve kuruluşların listesini açıklayın, madem öyle buyurun açıklayın. Bu kamu yararına çalışan bir vakıfsa milletten gizli neyiniz var niye açıklamıyorsunuz.” şeklinde konuştu.
‘BAŞTAKİ ADAMIN KOLUNU KOPARACAKSIN, MALI GÖTÜREN O ZATEN’
AKP’nin bir müzik kutusu gibi olduğunu ve kim parayı atarsa onun müziğini çaldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları anlattı: “Kral parayı attı, kralın sözcüsü oldu hepsi. Bereket versin hani yargıyı arada bir eleştiriyoruz ama dürüst hakimler var, dürüst yargıçlar var. TÜRGEV’cilere soru sormak istiyorum. Bu yapılan ahlaki midir, değil midir? Bana mektup yazan avukat ‘Siz de gelin TÜRGEV’e yardım yapın.’ Zaten sizin başınızda başkaları var, onlar gak dedikçe para veriyorlar, guk dedikçe para veriyorlar. İhale alan önce sizi ziyaret ediyor. İzin verin biz de fakir fukara ve öğrencilere burs verelim. Kaldı ki bununla da bitmiyor eğer Bilal’in yakını ve ortağı isen zaten köşeyi dönüyorsun. En son gazetelerde 200 milyonluk bir vurgun yapıldı ve malı götürüyorlar. Büyük bir ihtimalle bir kısmını TÜRGEV’e verecekler. Davutoğlu ne diyordu? ‘Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler kardeşimiz bize olsa kolunu keseriz koparınız diyordu’ kardeşimin diyor ama abimin demiyor. Abimin demiyor. Diğerlerinin kolunu koparsan ne olur, baştaki adamın kolunu koparacaksın, malı götüren o zaten. Ona gelince elini öpüyorsun, dizinin dibinden ayrılmıyorsun yeri gelince de oturup konuşuyorsun, kim inanır.”
‘DARBE HUKUKU ANAYASANIN BİR PARÇASI’
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kendileriyle görüşmeye geldiğini ve anayasa konusunu görüştüklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Başkanlıkla ilgili hiçbir ayrıntı vermedi. Biz parlamenter sistemi, aksayan yönlerini tüm ayrıntılarıyla anlattık. O da başkanlıkla ilgili bir çalışma yapacaklarını söyledi. Neyi öneriyorlar anlamış değilim. Zaman zaman kamuoyundan bize değişik çevrelerden eleştiriler geliyor. Hiç kimse unutmasın CHP demokrasi ve insan haklarından yana. Hiçbir darbe yasasını savunmaz, asla savunmayacak. Darbe yasalarının değişmesi için her türlü çabayı sergilemiştir. Ben şu soruyu sordum Davutoğlu ve arkadaşlarına. Dedim ki ‘bu anayasanın sizin görev yapmanızı engelleyen bir hükmü var mı?’.. Bu soruyu beklemiyorlardı ve ‘yok’ dediler. Parlamenter sistem çalışmıyor diyorsun evet doğru. Ben size darbe anayasasından örnekler vereceğim dedim ve örnekler verdim. Darbe anayasasının 28. Maddesi ‘basın hürdür sansür edilemez.’ diyor. Darbe anayasası diyor. Devlet basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır diyor. Döndük, sordum ‘Bugün Türkiye de basın hür mü?’ İki gazeteci, doğru haber yaptı diye Silivri’de. Doğru haber yaptı diye 21. yüzyılda iki gazeteciyi hapse atan hakim Saray’ın hakimidir. Bunun anayasa ile ne ilgisi var? Bunu yapan ne darbe ne hukuk. Darbe hukuku anayasanın bir parçası. Siz darbe hukukunu değiştirmediğiniz sürece bu ülkeye demokrasiyi getiremezsiniz.”
‘PARLAMENTO YÜRÜTMENİN ARKA BAHÇESİ HALİNE NASIL DÖNDÜ’
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmelerinde kendilerine yargı bağımsızlığı konusunun dile getirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Davutoğlu bu konuyu dile getirdiğinde şu örneği verdim. ‘Avukatlardan hakim alıyorsunuz. Nereden seçiyorsunuz o avukatları? AKP’nin il ve ilçe yönetiminde görev yapan avukatları alıyorsunuz, hakim atıyorsunuz. Sonra da kalkıp burada bana yargı bağımsızlığından söz ediyorsunuz. Biz her şeyi samimi ve içten söyleriz. Bunları Davutoğlu’na söyledim. Kuvvetler ayrılığı işlemez hale geldi. Siyasi partiler yasasında lider sultasını egemen kılarsanız ve lider oturur tüm vekilleri kendi belirlerse, o vekil mecliste nasıl bir irade ortaya koyacak? Milletin vekilini millet seçsin mi seçmesin mi? Bu cümleyi aynen kurdum. Milletin vekillerini millet seçecekse lider sultasını kaldıracaksınız. Yüzde 10 seçim barajını kaldıracaksınız. Parlamento yürütmenin arka bahçesi haline nasıl döndü anayasamı döndürdü hayır 12 Eylül darbe yasaları bu hale getirdi. Hakkını yemeyelim Davutoğlu haklısınız dedi. Bize bir söz verdi. 12 Eylül hukukunu tarayacağız dedi.” şeklinde konuştu.
‘KENDİSİNE SANSÜR UYGULAYAN BİR CUMHURBAŞKANI…’
Dokunulmazlık konusunda CHP’nin tavrının çok açık ve net olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Kürsü dokunulmazlığı hariç dokunulmazlıklar kalksın. Bir kamuoyu yoklaması, hükümet vatandaşa sorsun. Yolsuzluklara adı bulaşan bir milletvekili istiyor musunuz? Adı hırsızlığa karışan bir milletvekili istiyor musunuz? Siz ihale takipçisi milletvekili istiyor musunuz? Halkı değil cebini düşünen milletvekili istiyor musunuz? Hayır diyorlarsa o zaman dokunulmazlıkları yeniden düzenleyeceğiz. Referandum diyorsunuz ya soralım vatandaşa, yolsuzluğa bulaşan, ihale takipçisi ile ne işin var diyorsa gereğini yapacaksınız. Tabi Allah büyüktür. Başkan, başkan, başkan diye yanıp tutuşan en sonunda başkanlık için Hitler örneğini verdi. Pes yani.. Bir dönemde ‘ben evlatlarıma bugüne kadar helal lokma yedirmedim’ dedi. Allah büyük. Hitler örneğini verdi ve sonra birileri uyardı. Bu örnek felaket oldu, hadi Türkiye’de idare ederiz de dünyaya ne diyeceğiz? Efendim beni yanlış anladınız dedi. Hadi biz yanlış anladık, dünyada mı yanlış anladı? Çıktı Hitler örneğini başkanlık modeli için verdi. Neden? İçinden o geçiyor da onun için.. O kadar ki kendi cümlesini cumhurbaşkanlığı internet sitesinde sansürlüyor. Kendisine sansür uygulayan bir cumhurbaşkanı..”
‘TUTTURMUŞ İLLA BAŞKANLIK, OLAMAYACAKSIN KARDEŞİM’
Dünyanın en önemli ülkelerinin başkanlık sistemi ile yönetildiğinin söylendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Araştırdık gerçekten böyle mi diye. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksine göre ilk 20 ülke, en gelişmiş ilk 20 ülke, 17’si parlamenter sistemle yönetiliyor. 2’si başkanlık sistemi ile. En geriye dönüyoruz. İnsani gelişmişlikte en sonda yer alan 20 ülkenin 14’ünde başkanlık sistemi, 5’inde de yarı başkanlık sistemi. Başkanlık sisteminin özelliği, ülkeyi bölmek ve parçalamak istiyorsan başkanlık sistemini getir. Neyimiz eksik bizim? Parlamenter sistemde 200 yıllık bir tecrübemiz var. Çöpe atıyorsunuz 200 yılı. Varsa bir eksikliğimiz, giderelim. Hayır illa ben başkanlık istiyorum. Ya ülke ateş çemberine döndü. Gencecik fidan gibi çocuklar hayatlarını kaybediyor her gün şehitlerimiz geliyor. Yurt dışında zaten perişan vaziyetteyiz. O tutturmuş illa başkanlık, illa ben başkan olacağım. Olamayacaksın kardeşim olamayacaksın. Bir sefer bunu bil.”
‘SÖZDE İSLAMCILARA SESLENİYORUM: NEDEN SESİNİZİ ÇIKARMIYORSUNUZ?’
Mavi Marmara sonrası İsrail’le kanlı bıçaklı olunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “İsrail çocukları öldüren, terör estiren bir ülke. Astı, kesti, kıyameti kopardı. Gelecek özür dileyecek. Abluka kaldıracak, yoksa mümkün değil uzlaşamayız dedi. Diyorum ya Allah büyük.. Şimdi ‘İsraile ihtiyacımız var’ diyor.. Şu lafa bakar mısınız, ihtiyacımız var, yani muhtacız diyor. Bu bir teslimiyet ve mahkumiyetin ifadesidir. Ben o bağırıp çağıran sözde İslamcılara sesleniyorum. Niye bu lafa tek cümle etmiyorsunuz, neden konuşmuyorsunuz? Düne kadar asıp kesiyordunuz, mitingler düzenliyordunuz cami avlularında. Neden sesinizi çıkarmıyorsunuz? Vicdan yok mu sizde, ahlak yok mu sizde, ahlak kırıntısı yok mu sizde? Bu soruyu kendine soracaksın. 21. yüzyılın Türkiye’si neden İsrail’e muhtaç hale geldi ve kim getirdi? Sen bu soruyu sormuyorsan adam değilsin, bu soruyu soracaksınız.”