CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL’ÜN DURUMUNU AVRUPAYA TAŞIDI
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Tutuklu Gazeteciler ayıbını Avrupa Konseyi’nin gündemine taşıdı. Çakırözer, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantısında 62 gündür tutuklu bulunan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün durumlarını gündeme getirerek Türkiyenin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’ne konunun yakından takipçisi olması ve mağduriyetin giderilmesi için sonuç alıcı politikalar yürütmesi çağrısında bulundu.
İŞTE ÇARIRÖZER’İN KONUŞMASI:
Sayın Başkan, Değerli Meslektaşlarım
Kuruluşundan bu yana Avrupa’nın Vicdanı olarak ün yapan bu Yüce Meclisin ve Türkiye delegasyonunun yeni bir üyesiyim.
Ortak Evimiz olarak gördüğüm bu Yüce Mecliste sizlerle birlikte, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelesi verecek olmaktan çok büyük onur duyuyorum.
Bugün beni onurlandıran ikinci bir husus da, Türkçenin bundan böyle Asamblemizde çalışma dili olarak kullanılmaya başlanmasıdır.
Değerli Meslektaşlarım
Siyasettten önceki 22 yıllık gazetecilik kariyerimin birçok safhasında Avrupa Konseyi’nin hem ülkem Türkiye, hem de Avrupa’nın geleceğini ilgilendiren hayati konulardaki önemli kararlarını bire bir gözlemledim, haberleştirdim.
Son görevim Türkiye’nin en eski günlük gazetesi Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmenliğiydi. Bu gazetenin bugünkü genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül tam 61 gündür Silivri Cezaevinde tutuklu durumdalar.
Sadece gazetecilik görevlerini yaptıkları için şu anda hapisteler.
Türkiye’den Suriye’ye silah taşıyan kamyonları haberleştirdikleri için, casusluk, terör örgütüne destek ve devletin gizli bilgilerini açıklamakla suçlanıyorlar.
Basın ve ifade özgürlüğünü tehdit eden bu durum, bir çok uluslararası gazetecilik kuruluşu tarafından, Avrupa Konseyi’nin Gazetecileri Koruma Platformuna da şikayet edilmiş durumda.
Konsey Genel Sekreterimiz Sayın Jagland da 13 Ocak 2016 tarihinde Dündar ve Gül’ün durumunu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi gündemine taşımıştı.
Değerli Meslektaşlarım,
Son günlerde Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda olduğu gibi ifade özgürlüğü konusunda da sıkıntılar yaşanmakta. Bunun son örneğini, bir bildiri yayınlayan binin üzerindeki akademisyene karşı başlatılan siyasi ve hukuksal tacizler oluşturmaktadır.
‘Vatan Haini’ olmakla suçlanan bu akademisyenlerin bazıları hakkında adli soruşturma başlatıldı. Bazıları gözaltına alındı. Bazıları da çalıştıkları üniversitelerden atılma riskiyle karşı karşıya.
Bu buldiriyi eksik ve objektiflikten uzak bulmakla ve içeriğine tümüyle katılmamakla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde de belirtildiği gibi ifade özgürlüğünün kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü kapsadığını anımsatmak isterim.
Türkiye’nin yurttaşlarının can güvenliğini sağlamak için terörle mücadelesi meşrudur. Ancak bu mücadelenin başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklere saygı çerçevesinde yapılması gerekir.
Değerli Meslektaşlarım,
Basın ve ifade özgürlüğü, Müşterek Evimiz Avrupa Konseyi’nin temel değerlerinin başında gelir. Olmazsa olmazıdır.
Buradan Bakanlar Komitesine, Sayın Genel Sekretere ve bu Yüce Asambleye Türkiye ve Avrupa’nın geri kalanında ifade ve basın özgürlüğü konusunu çok daha yakın takibe almaya ve sonuç alıcı politikalar yürütmeye çağırıyorum.

EMEKLİLERİN KIRMIZI KARTI