21:07 - EMEKLİLER 1 MAYIS’TA ALANLARDA
19:12 - SALGINDA GÜNLÜK TABLO
18:43 - UĞURTAN SAYINER TABURCU OLDU
10:28 - İZMİR’DE TEPKİ ÇEKEN YASAK
16:55 - DİSK’TEN AÇIKLAMA “ACIMIZ BÜYÜK”
11:35 - İŞÇİ SINIFININ ACI GÜNÜ
13:45 - CHP’DE 105 BAŞKAN ADAYI BELLİ OLDU
10:59 - AZİZ KOCAOĞLU ADAY OLMAYACAK
09:50 - KILIÇDAROĞLU 04.00’TE KONUŞTU
06:57 - REİNA KATİLİ YAKALANDI
20:18 - BAYKAL’DAN TBMM’DE TARİHİ UYARI
12:04 - CHP’Lİ BAŞKANLAR REİNA’NIN ÖNÜNDE
19:27 - KILIÇDAROĞLU’NA SUİKAST UYARISI
09:33 - KLIÇDAROĞLU’NDAN NET YANITLAR
NE UNUTURUZ NE DE AFFEDERİZ
12 Eylül Faşist askeri darbesinin üzerinden tam 35 yıl geçti.
Önce rakamlarla anımsayalım:
Hesap vermeden ölen 12 Eylül darbesinin lideri Evren, halkın seçtiği milletvekillerinin yasama faaliyetlerine son vererek parlamentoyu feshedip, tüm yetkiyi beş generalin emrine verdi.
NASIL UNUTALIM, NASIL AFFEDELİM?
İşte sonuç…
– 650 bin kişi gözaltına alındı.
– 230 bin kişi yargılandı.
– 50 kişi idam edildi.
– 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.
– Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
– 95 kişi yargısız infazlarda öldü.
– 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
– 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
– 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
– 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.
– Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
– 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
– 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi işlerinden atıldı. (rakamlar DİSK’in dünkü açıklamasından alınmıştır)
Bu kadar mı?
Elbette hayır:
– Siyasi partiler, barolar, sendikalar, dernekler, halkevleri, gençlik örgütleri, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler örgütlenmeye dair ne kadar kurum varsa kapısına kilit vurularak başkan ve yöneticileri zindanlara atıldı, mallarına el konuldu. Seçilmiş belediye başkanları görevden alınarak tutuklandı.
– Hukuk askıya alındı
– İnsan hakları askıya alındı
– Basın susturuldu, sansür egemen oldu, yazarlar gözaltına alındı
– Edebiyat susturuldu
– Sanat susturuldu
– Uluslararası ilişkiler askıya alındı…
Sonra neler oldu:
1983 seçimlerinde iktidara gelen Turgut Özal yönetimindeki ANAP iktidarı ve devamındaki sağ iktidarlar tarafından gerici ve dinci akımların önü açıldı, yeşil sermaye güçlendi.
2002 yılında iktidara gelen AKP ise 12 Eylül yasalarına sığınarak ve o yasaları koruyarak 12 Eylül dönemlerini aratmayacak bir baskı rejimine dönüştü.
NE YAPMALI?
12 Eylül darbesinin en önemli yaptırımı örgütlenme özgürlüğünü yok etmesidir. Bunun sonucunda da sol ve sosyal demokrat yapı toparlanma sürecine girememiştir.
Bugün bile iki sol partinin veya iki sol derneğin birlikteliği neredeyse mümkün değildir ve başarılamıyor.
12 Eylül’ün mirasçısı AKP rejimine karşı “asgari müştereklerde ortak bir cephe” oluşturulmadığı sürece yoksulluk, yolsuzluk, terör, kan gözyaşı, bölünme ve cepheleşme hızlanarak devam edecektir.
Evet bugün 12 Eylül…
Unutmayacağız, unutturmayacağız, affetmeyeceğiz.