21:07 - EMEKLİLER 1 MAYIS’TA ALANLARDA
19:12 - SALGINDA GÜNLÜK TABLO
18:43 - UĞURTAN SAYINER TABURCU OLDU
10:28 - İZMİR’DE TEPKİ ÇEKEN YASAK
16:55 - DİSK’TEN AÇIKLAMA “ACIMIZ BÜYÜK”
11:35 - İŞÇİ SINIFININ ACI GÜNÜ
13:45 - CHP’DE 105 BAŞKAN ADAYI BELLİ OLDU
10:59 - AZİZ KOCAOĞLU ADAY OLMAYACAK
09:50 - KILIÇDAROĞLU 04.00’TE KONUŞTU
06:57 - REİNA KATİLİ YAKALANDI
20:18 - BAYKAL’DAN TBMM’DE TARİHİ UYARI
12:04 - CHP’Lİ BAŞKANLAR REİNA’NIN ÖNÜNDE
19:27 - KILIÇDAROĞLU’NA SUİKAST UYARISI
09:33 - KLIÇDAROĞLU’NDAN NET YANITLAR
EVET AYNEN BÖYLE OLDU…
Hem suçlu hem güçlü…
HAKARET EDEN DEĞİL SAVUNAN SANIK OLDU
Ergenekon kumpasında bedeller ödemesine rağmen geri adım atmayan, eğilmeyen bükülmeyen gazeteci Adnan Bulut YURT gazetesindeki köşe yazısında Atatürk’e hakaretler yağdıran gerici, yobaz Kadir Mısıroğlu’nu eleştirmiş ve Cumhuriyet Savcılarını göreve davet etmişti.
VE SAVCILAR HAREKETE GEÇTİ!
Bundan sonrasını Adnan Bulut’un son köşe yazısından okuyalım.
İşte Adnan Bulut’un YURT gazetesinde “Adaletini seveyim Türkiye!” başlığıyla yayınlanan yazısı şöyle:
Kurtuluş Savaşı için “Keşke Yunan galip gelseydi” dedi.
“Atatürk’ün heykellerinin it leşi gibi sürüklenip atıldığı günleri göreceğiz” dedi.
Yıllardır Ulu Önder Atatürk’ün aziz hatırasına, cumhuriyet devrimlerine sövüyor, kin kusuyor.
Sövdükçe devlet katında itibar görüyor, hatta Beştepe’de Erdoğan’ın sofrasına oturuyor. AKP’li belediyeler Mısıroğlu’nu paylaşamıyor. Kitapları belediyeler tarafından onbinlerce satın alınıyor, Mısıroğlu konferanslarına katılanlara bedava dağıtılıyor.
Paraya para demiyor Mısıroğlu. Öyle ki Boğaz’da 10 milyon dolarlık bir restoranı olduğu ortaya çıkıyor.
Kazandıkça sövüyor, sövdükçe kazanıyor.
Atatürk’ün annesine hakaret ediyor, babasına iftira atıyor.
Sövdükçe gericiler, aydınlanma karşıtları alkış tutuyor. Sövdükçe ziyaretçisi artıyor. Bakanlar geliyor, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan geliyor ziyaretine.
Diyanet İşleri Başkanı durur mu?
Hemen koşuyor Mısıroğlu’nun yanına. 10 Kasım günü gazetelere bu ziyaretin fotoğrafları yansıyor. Hani şu Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri’nin başında olup da son Cuma hutbesinde Ulu Önder’e bir fatihayı çok gören zat…
Peki biz ne yapıyoruz?
Yurdum insanı “Meczup” deyip geçiyor. İşte ben buna itiraz ettim. Meczup demek normalleştirmektir dedim. Bu adam suç işliyor dedim. Bu adam vatana ihanetle yargılanmalı dedim. Bu adam Atatürk’e hakaretten yargılanmalı dedim. Savcıları göreve çağırdım. Cumhuriyet savcıları Cumhuriyet adına harekete geçmeli dedim. Yurt’ta yayınlandı.
Geçen günlerde postacı kapıma dayandı. Savcılıktan tebligat gelmişti. Mısıroğlu adını görünce “Hah” dedim ilk anda. Nihayet savcılar harekete geçti, benim yazımı da ihbar kabul ettiler diye geçirdim aklımdan. Gururla açtım zarfı, okumaya başladım. Evet savcılar harekete geçmişti. Ne güzel!
Mısıroğlu bana dava açmıştı ve savcılar harekete geçip beni ifadeye çağırıyordu. Gittim verdim ifademi. Hakaret etmişim Mısıroğlu’na “Vatana ihanet suçu işliyor” dediğim için O davacı ben davalı oluvermişim.
Yurt’ta yazdığım cümleleri aynen tekrar ettim savcılık ifademde. Yakında yargılanmam başlıyor. Atatürk’e, aydınlanma devrimine, cumhuriyete söven Kadir Mısıroğlu davacı “Atatürk’e sövdürmeyin, cumhuriyete sövdürmeyin. Cumhuriyet Savcıları harekete geçsin” diyen ben davalı?
Adaletini seveyim Türkiye!